12 Nisan 2016 Salı

Yazının Unutuluşu

Kaç fersahtır, ayıp, derinliğimde kaybolma
Düşersin de çarpacak yer bulamazsın
Hep karamsar olur güzel dünyamın baharları
Kırlara ekilmiş bir çimdik kara biber
Arının böceğin burnuna kaçıveren

Ben reenkarne veya enkarne olmadım, yok
Dünyaya atılmış bir çığlığım öylece
Çok çıplağım, ah ne kadar çıplağım
Fersah fersah karanlığım, urganını bağla
Yazının bulunuşundan, unutuluşundan sonrayım
Falcının ellerinde unuttuğu falım (senin)
Dede Korkut'un anlattığı masallarım (sana)
Alabildiğine güzel aklından, kulaklarından giren

Ben hep sana aşığım
Kapıda unutulmuş ayakkabı gibi
nereye parkedildiği unutulan arabayım
Zil zurna aşığım, yazının unutuluşundan sonrayım
Yıldızlar nerde başlarsa orada buluşalım
Lakin o zaman gözüm olmayacak
Ellerim bir avuç toz olacak
Tozun da unutuluşundan sonra
Alnını bana ver



13 Nisan '16

Hiç yorum yok: